ULUSLAR ARASI BİRLİKLER
Günümüzde dünya siyaseti, ülkelerin uluslararası bir
birlik içinde yer almasını, bir ülkenin ulusal güvenliği ve ekonomik çıkarları
için zorunlu hale getirmiştir. Genelde coğrafî konumların temel alındığı, yakın
komşuların daha çok sıcak baktıkları bu devletlerarası iş birliklerinde, yer
altı kaynakları, ticaret alanları ve hatta kültürel değerler de önemli bir rol
oynamaktadır. Aynı coğrafya içinde yer alan pek çok ülke, bu tarz örgütlerin
çatısı altında kaynaklarını birleştirmekte, ortak savunma paktları
oluşturmakta, farklı alanlarda iş birliğine gitmektedirler. Kurulan bu birlik teşkilatlarıyla,
barışın korunması, silahlanmanın kontrol altına alınması, uyuşmazlıkların
diplomasi yoluyla çözümlenmesi, ekonomik ve sosyal kalkınmanın sağlanması,
insan hakları ve demokrasi gibi evrensel değerlerin korunması hedeflenmektedir.
Uluslar arası bu birliklerin yapıları, amaçları ve özellikleri konusunda ilgili
bölümde detaylı bilgiler sunuldu.
Bu kuruluşlar zaman içinde üye sayısının artması,
kapsadıkları coğrafi alanda değişiklikler olması, işbirliği sahalarının genişlemesi
gibi nedenlerle yapısal değişime uğramakta ve ihtiyaç duyulmadığı zamanlarda da
dağılmaktadırlar. Tamamı 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kurulmuş olan
bu birlik teşkilatları, bölgelerinde ve dünyada istikrar ve düzenin
sağlanmasına kısmen katkıda bulunmuşlar, ekonomik ve sosyal kalkınmada rol oynamışlardır.
Bu kuruluşlara üye olan ülkeler, kendilerini hem ekonomik ve askerî olarak
koruma altına almakta hem de kendi bölgelerinde ve uluslararası sahada daha
etkin bir pozisyon kazanabilmektedirler. Gelişmiş ülkeler bile bu tarz
ortaklıklara ihtiyaç duymaktadır. Serbest ticaret alanlarının oluşturulması,
bölgesel ticari anlaşmalar, gümrüklerin kaldırılması ve hatta ortak para
birimine geçilmesi (AB'de olduğu gibi) üye ülkelerin geleceklerini güvence
altına almaktadır. Ortak savunma paktları ise, üyelerin askerî giderlerini
sınırlandırmalarına imkân tanımakta, bu alana yapılacak yatırımlar kültür ve
eğitim alanına kaydırılabilmektedir.
Bu uluslar arası birliklere benzer bir teşkilatlanmanın
Müslüman ülkeler için de önemli faydaları olacağı açıktır. Denilebilir ki,
benzer bir teşkilat olarak İslâm ülkelerinin tamamının üye olduğu İslâm Konferansı
(İşbirliği) Teşkilatı vardır ve faaliyettedir. İlgili bölümde açıklandığı
üzere, işbirliğinin daha ilerisinde bir yapıda daha etkili ve yetkili bir
teşkilata ihtiyaç vardır. İİT kendisinden beklenen etkiyi göstermemekte, çalışmaları
ve kararları iyi niyet ve temennilerden öteye gitmemekte yani yetersiz
kalmaktadır. Hem ekonomik hem de teknolojik olarak kalkınmaya ihtiyaç duyan
Müslüman ülkelerde istikrarın sağlanması için atılacak en önemli adım, İslam
dünyasının etkili ve merkezî bir teşkilat, yani ‘İslâm Birliği Teşkilatı’
altında birleşmesi olacaktır. Bu teşkilatın hedefleri ne olacaktır? Bu bölümde
İslâm Birliği Teşkilatının hedefleri ana maddeler halinde aşağıda ortaya
konuldu. Teşkilatın fiilen ve resmen kurulması aşamasında bu ana maddeler alt
başlıklarla detaylandırılabilir.
Bu bölümde, dünyadaki uluslararası birlik teşkilatlarını,
organizasyonlarını, yakın geçmişte bunlardan dağılanları ve yaşayanları bütün
yönleriyle inceleyeceğiz. Bundan amacımız, bu birliklerin kuruluş ve amaçlarını
inceleyerek ‘İslâm Birliği Teşkilatı’nın gerekliliği, nasıl bir yapıda
olmasının gerektiği konularında fikir vermek ve İslâm dünyasının bu konuda geç
kalmış olduğunu vurgulamaktır.