İRAN
Resmî Adı: İran İslâm Cumhuriyeti
Başkenti: Tahran
Diğer Önemli Şehirleri: Meşhed, Isfahan, Tebriz, Şiraz, Ahvaz, Abâdân,
Hemedan, Kirmanşâh, Kum, Hurremşehr.
Yüzölçümü: 1.648.195 km2
Nüfusu: 69.775.000 (1998). Nüfusun % 58’i şehirlerde
yaşamaktadır. Nüfusun % 46’sı 14 yaşın altındadır.
Km2 Başına Düşen İnsan Sayısı: 37 Kişi.
Nüfus Artış Hızı: % 3
Ortalama İnsan Ömrü: 67
Etnik Yapı: % 66 Farisi (Pers), % 20 Türk, % 9.1 Kürt, % 3 Arap,
% 0.3 Ermeni, % 0.3 Yahudi. Kalan nüfusu değişik etnik unsurlar oluşturmaktadır.
Dil: Resmi dil Farsça’dır. Ayrıca
azınlıkların dilleri de konuşulmaktadır.
Din: İran’ın resmî dini İslâm’dır. Resmi rakamlara göre halkın % 98.8’i
Müslümandır. % 0.7 oranında Hıristiyan, % 0.3 oranında Yahudi, % 0.1 oranında
Zerdüşt, % 0.1 oranında da diğer dinlerin mensupları mevcuttur. Müslümanların %
10’u sünnidir. Diğerlerinin büyük bir çoğunluğu Şii Caferidir. Bunların yanı
sıra 1 milyona yakın İsmailiyye şiasının da bulunduğu sanılmaktadır.
Hıristiyanlar Ortodokslar, Gregoryen Ermeniler, Katolik Ermeniler, Nesturiler
ve Protestanlardan oluşmaktadır. Zerdüştlük eski İranlıların dinidir.
Kendilerine ateşperestler de denen Zerdüştlerin inançlarının özünü ateşe tapmak
oluşturur.
İran’da ulusal bayramların yanı sıra dini bayramlar da büyük şevkle
kutlanır. En önemli dini bayramlar ibadetle geçirilen kutsal üç aylar ve bir
aylık Ramazan orucunun ardından kutlanan Ramazan Bayramı, Kurban, Hz. Muhammed’e
peygamberliğin verildiği gün olan Biset Bayramı, Hz. Peygamber’in doğum günü
vb… dir. Ayrıca tüm Müslümanların bayramı olan Cuma günü İran’da resmi tatildir
ve Cuma namazı her şehirde tek bir merkezde toplu olarak eda edilir.
İran Hulefayı Raşidin döneminden itibaren İslam diniyle tanışmış ve ilk
hicri asırda onunla şereflenmiştir. Bugün de İran’ın resmi dini İslam ve
mezhebi Şia (Caferi)’dir. Ülke nüfusunun % 91’ini Şiiler oluşturur. “Gadiri
Khom” ve 12.İmam Hz. Mehdi’nin doğum günü olan 15 Şaban Şiiler tarafından
kutlanan bayramlar arasındadır. Öte yandan Hz. Peygamberin (s.a.v.)’in torunu
olan Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edildiği ay olan Muharrem ayı süresince
özellikle de 9 ve 10. günlerinde büyük anma ve matem merasimleri
düzenlenmektedir.
Nüfusun % 7,7’sini teşkil eden 4 Ehl-i sünnet mezhebine bağlı kesim daha
çok Kürdistan, Sistan ve Beluçistan bölgelerinde yaşamaktadırlar. Ehl-i Sünnet
mensubu vatandaşlar dinî inanç ve vecibelerini kendi fıkıhlarına göre serbestçe
yerine getirmektedirler. Dört Sünni mezhep Anayasada resmi olarak tanınmıştır.
İran İslam Cumhuriyeti Anayasası İslam dini ile birlikte Hristiyanlık,
Musevilik ve Zerdüştilik dinlerini de resmi olarak tanımıştır. Bu üç dinden her
birinin İslami Şura Meclisinde bir veya birden fazla temsilcisi bulunmaktadır.
Coğrafî
Durumu: Bir Ön Asya (Ortadoğu) ülkesi
olan İran, kuzeyden Azerbaycan, Ermenistan ve Türkmenistan, doğudan Afganistan
ve Pakistan, güneyden Basra ve Umman körfezleri, batıdan da Irak ve Türkiye ile
çevrilidir. Hazar denizine olan kıyısı Orta Asya ülkeleriyle ve Rusya’yla deniz
bağlantısını sağlamaktadır. Basra körfezi içindeki bazı adalar İran’a aittir. .
İran’ın kuzeyinde ve güneyinde ülkeyi baştan başa çeviren sıradağlar mevcuttur.
Dağlık bir ülke sayılan İran’ın topraklarının % 9’u tarım alanı, % 27’si otlak,
% 11’i de ormanlık ve çalılıktır. Geriye kalan toprakları çöl veya üzerinde
orman bulunmayan dağlık alandır. . İran iklimi bölgelere göre farklılık arz
eder. Bunda da topraklarının sıradağlarla bölünmüş olmasının etkisi vardır.
Sıradağların dış kısımlarında nemli, iç kısımlarında kuru iklim hâkimdir.
Yönetim
Şekli: İran’da 1979 yılında şah
rejimine karşı gerçekleştirilen devrimden sonra Caferi ilkelerine dayalı bir
İslâm Cumhuriyeti kuruldu. Buna göre ülkede On iki İmam’ın temsilcisi sayılan
velayeti fakih en büyük dini önder sıfatıyla bütün yürütme ve yasama işlerinde
son söz hakkına sahiptir. Yasama organı 270 üyeli İslâm Şura Meclisi’dir. Bu
meclisin üyeleri dört yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle belirlenir. Bu
meclisin çıkardığı yasaların yürürlüğe girebilmesi için denetleme fakihlerinin
ve velayeti fakihin onayından geçmesi gerekir. Cumhurbaşkanı da genel seçimle
belirlenir ve velayeti fakihin onayından sonra göreve başlar. Başbakan
cumhurbaşkanı tarafından tayin edilir ve İslâm Şura Meclisi’nce onaylanır.
İslâm Şura Meclisi cumhurbaşkanı ve başbakan hakkında gensoru açabilmektedir.
Buna göre söz konusu meclisin çoğunluğunun istememesi durumunda cumhurbaşkanı
veya başbakanın görevden uzaklaştırılması mümkündür. . 3 Aralık 1979’dan buyana
yürürlükte olan İran İslâm Cumhuriyeti anayasasının onikinci maddesinde:
"İran’ın resmi dini İslâm ve Caferi - İsnâ Aşeri (Oniki İmam) mezhebidir
ve bu madde sonsuza kadar değiştirilemez" denmektedir. . Yargı organları
Caferi fıkhını esas almaktadır. Başsavcı ve başyargıç da Caferi müçtehitler
arasından seçilir.
Siyasî Partiler:
Tarihi:
İran toprakları Hz. Ömer döneminde,
636 - 637 yıllarında gerçekleştirilen Kadisiyye ve 642’de gerçekleştirilen
Nihavend savaşlarından sonra Müslümanların eline geçti. İran’ın Müslümanlar
tarafından ele geçirilmesiyle ülkede köklü değişiklikler gerçekleştirilmiştir.
Raşid halifeler döneminden sonra İran’da Emeviler, Abbasiler, Tahiriler,
Saffariler, Samaniler, Buveyhiler, Ali Muhtac, Feriguniler, Selçuklular,
Moğollar, Harezmşahlar, İlhanlılar, Timurlular, Türkmenler, Safeviler, Zendler,
Kaçarlar ve Pehlevi Hanedanı hâkim olmuştur. Bunlardan bazıları İran’ın sadece
bir kısmı üzerinde hüküm sürmüşlerdir. . I. Dünya Savaşı’nda Rusya ve İngiltere
İran topraklarının tamamını işgal ettiler. Rusya 1917 Bolşevik ihtilalinden
sonra birliklerini geri çekti. Bunun ardından İran’ın tamamını İngilizler işgal
etti. Ancak 1920’de Rus ordusunun yeniden Kuzey İran’a girmesi üzerine İngiliz
birlikleri bu bölgeden çekildiler. Bu bölgede Rıza Han bazı faaliyetlerde
bulundu. Rıza Han 1925’te, "Rıza Pehlevi" unvanıyla İngilizlerin
yardımıyla İran şahı olunca işgal kuvvetleri bu ülkeyi terk etti. Rıza Pehlevi
İngilizlerin İran üzerindeki çıkarlarını koruma görevini üstlendiği gibi
ülkeden İslâm’ın bütün izlerini silmeye de çalıştı. 1935’te çıkardığı
kadınların İslâm hükümlerine göre örtünmelerini (tesettürü) yasaklayan yasası
halkın geniş tepkisine yol açtı. . Rıza Pehlevi’nin II. Dünya Savaşı’nda nazi
Almanya’sıyla işbirliği yapması üzerine 1941’de Sovyet ve İngiliz kuvvetleri
İran’ı işgal etti. Bu olay üzerine Rıza Pehlevi tahttan çekilerek yerine oğlu
Muhammed Rıza Pehlevi’yi geçirdi. Muhammed Rıza Pehlevi 1953’te çıkan bir iç
kargaşa üzerine ülke dışına kaçtı. Kısa bir süre ABD’nin desteğiyle yeniden
tahtına dönebildi. Bu olay ABD’nin İran üzerindeki nüfuzunun artmasına vesile
oldu. . Şah, 1962’de ABD başkanı Kennedy’nin tavsiyelerine uyarak "Ak
devrim" adını verdiği bir toprak reformu gerçekleştirmek istedi. Halk bu
reforma tepki gösterdi. Humeyni’nin halk nezdinde destek sağlamaya ve liderliğe
doğru yol almaya başlaması da bu olayla birlikte oldu. Şahın adamları reforma
karşı direnişi kırmak için bazı yerlerde korkunç katliamlar gerçekleştirdiler.
Ama bu katliamlar tepkinin büyümesine yol açtı. Bütün bu gelişmeler üzerine
başlayan rejim - halk kavgası 1979’da Ayetullah Humeyni liderliğinde
gerçekleştirilen devrime kadar durmadı. Devrimin arkasından 1 Nisan 1979’da
yapılan halkoylamasına dayanılarak ülkede İslâm Cumhuriyeti ilan edildi. İslâm
cumhuriyetinin ilanından sonra ülkenin dini lideri Ayetullah Humeyni oldu. O’nun
1989’da vefatından sonra dini lider Ayetullah Seyyid Ali Hamaney oldu. 1989’da
cumhurbaşkanlığına seçilen Ali Ekber Haşimi Rafsancani, 1993’te bu göreve
yeniden seçildi.
İran -
Irak Savaşı: İran’la Irak, 1979
devriminden önce 1975 yılında OPEC’in Cezayir’deki bir zirvesinde birbirlerinin
toprak bütünlüğüne saygı ve içişlerine karışmama prensibine dayalı bir ortak
bildiri yayınladılar. Bu bildiride sınırların belirlenmesi konusunda 1913
İstanbul protokolüyle, 1914 sınır tayini komisyonu tutanaklarının esas
alınacağı açıklandı. Bu olaydan sonra gerekli belgeler toplandı ve 12 - 13
Haziran 1975 Bağdat zirvesinde iki ülke arasındaki sınır meselesini çözüme
kavuşturan anlaşma yapıldı. Ancak bu anlaşmaya rağmen Irak, 1979 devriminden
sonra sınır meselesini yeniden gündeme getirdi. Tartışmalar şiddetlenince Irak
22 Eylül 1980 tarihinde İran topraklarına karşı askeri harekete geçti. Bu savaş
20 Ağustos 1988’de imzalanan ateşkes anlaşmasına kadar devam etti.
İç
Problemleri: Sosyalist bir anlayışa
sahip olan ve Batı tarafından desteklenen Halkın Mücahitleri Örgütü
gerçekleştirdiği silahlı eylemlerle ve saldırılarla İran yönetimini yıllardan
beri uğraştırmaktadır. Daha çok Irak’ın İran sınırına yakın topraklarında üslenen
örgüt militanları zaman zaman İran’a yönelik silahlı saldırılarda bulundukları
gibi İran içinde de çeşitli eylemler düzenlemektedirler. İran askeri birlikleri
1993 Mayıs’ının sonlarına doğru örgütün Irak’taki askerî üslerine saldırı
düzenlediler. 20 Haziran 1994’de, 10 Muharrem kutlamaları esnasında İmam Rıza
türbesinde meydana gelen ve yetmiş kişinin ölümüne 140 kişinin de yaralanmasına
yol açan patlamadan da yönetim Halkın Mücahitleri Örgütü’nü sorumlu tuttu. İran’ın
bir diğer iç meselesi Kürtlerin yaşadığı bölgenin bağımsızlığı için sürdürülen
mücadeledir. Ancak genellikle Kürdistan Demokratik Partisi tarafından organize
edilen bu mücadele Irak ve Türkiye’deki kadar ciddi bir sorun
oluşturmamaktadır.
Dış Problemleri: Irak’la ateşkes imzalamış olmakla birlikte bu ateşkes
anlaşması sınır meselesini tam anlamıyla çözmüş değildir. İran’ın Birleşik Arap
Emirlikleri’yle de Ebu Musa, Büyük Tunb ve Küçük Tunb adaları üzerinde bir
anlaşmazlığı var. Bu adalar Birleşik Arap Emirlikleri’ne bağlı eş-Şarika’nın
emiri III. Halid bin Muhammed tarafından 1972’de İran’a bırakılmıştı. Ancak
Birleşik Arap Emirlikleri bu adaların kendisine ait olduğu iddiasından
vazgeçmiyor. Bu mesele İran’ın 1993 yazında Ebu Musa adasına askeri güç
çıkarmasına vesile oldu. Ancak mesele tam olarak çözüme kavuşturulmuş değil.
İran, adı geçen adaları hâlen elinde tutuyor.
İran’ın diğer dış problemi nükleer enerji
üretecek tesisleri kurmuş olması nedeniyle Batılı ülkelerin nükleer silah
üreteceği yönündeki kuşkularıdır. İran bundan dolayı Batı tarafından ambargo
yaptırımına tabi tutulmakta, petrol alınmamakta, İranla ticarî faaliyeti olan
şirket ve ülkelere bile yaptırım uygulanmakta ve hatta silahlı müdahele dahi
konuşulmaktadır.
İslâmî
Hareket: İran’da Pehlevi saltanatını
yıkarak İran İslâm Cumhuriyeti’nin kuruluşunu gerçekleştiren Ayetullah Humeyni,
25 Eylül 1902’de dünyaya gelmiştir. Humeyni, çocukluğunda ve gençliğinde İran’ın
ileri gelen Caferî alimlerinden dersler aldı. 19 yaşında en önemli Caferi
medreselerinin bulunduğu Erak’a gitti. Humeyni daha sonra hocası Ayetullah
Hairi’nin 1922 yılında Kum’a yerleşmesi üzerine bu şehre göçtü ve öğrenimini
orada devam ettirdi. 1962 yılında başlayan Şah rejimine karşı muhalefetin
içinde yer aldı. 1964’te önce Türkiye’ye sonra Irak’a sürgün edildi. Bu tarihten
itibaren 1979 devrimine kadar sürekli sürgün hayatı yaşadı. 9 Şubat 1979’da
yeniden vatanına dönen Humeyni 3 Haziran 1989 tarihinde vefat etti. Humeyni’nin
çeşitli kitapları da bulunmaktadır. . Ahmed Müftizade: Sünni bir aileye mensup
olan Ahmed Müftizade 1933’te İran Kürdistan’ında dünyaya geldi. Gençlik
yıllarında Kürdistan Demokratik Partisi saflarına katıldı. Bu sıralarda hapse
atıldı ve çıktıktan sonra adı geçen partiden ayrılarak İslâmi hareket içinde
yerini aldı. Bir yandan İslâm ilimlerini öğrenmeye gayret ederken bir yandan da
etrafındaki gençleri toplayarak onları İslâmi yönden şuurlandırma çalışmalarını
yürüttü. Müftizade etrafına topladığı insanlarla birlikte şah rejimini yıkma
mücadelesine katıldı. Yönetim değişikliğinden sonra İran’daki sünnilerin
durumlarının iyileştirilmesi yolunda çaba harcamaya başladı. Ancak yeni yönetim
onun bu gayretlerinden rahatsız olarak Müftizade’yi ülkede nifak çıkarmakla
suçladı ve 1981’de hapse attı. Müftizade 8 Temmuz 1992’de cezaevinde vefat
etti.
Ekonomi: İran ekonomisi büyük ölçüde petrol gelirlerine
dayanır. 1992’de toplam 1 milyar 220 milyon varil petrol üretmiştir. OPEC
ülkeleri arasında 1993’te gerçekleştirilen anlaşmadan sonraki günlük petrol
üretimi 3 milyon 600 bin varildir. 1993’teki petrol rezervi 61 milyar 300
milyon varil olarak tahmin ediliyordu. Doğal gazın da ülke ekonomisine önemli
katkısı olmaktadır. 1992’de 26.6 milyar m3 doğal gaz üretmiştir. 1993’teki
doğal gaz rezervi de 17 trilyon 275 milyar m3 olarak tahmin ediliyordu. Petrol
ve doğal gazın gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 5 oranındadır. . Tarım ve
hayvancılık da İran ekonomisinde önemli yer tutar. Tarım gelirlerinin gayri
safi yurtiçi hasıladaki payı % 18’dir. Toplam iş gücünün yaklaşık % 25’i tarım
sektöründe çalışmaktadır. Tarıma elverişli alanlarının üçte bire yakın bir
kısmı suludur. Başlıca tarım ürünleri tahıl, bakliyat, sebze, meyve, pamuk,
tütün, hurma, pirinç, mısır, çay, kenevir, haşhaş, narenciye, şeker kamışı,
şeker pancarı ve zeytindir. 1992’de 16 milyon 600 bin ton tahıl, 2 milyon 800
bin ton yer bitkileri, 600 bin ton baklagiller, 7 milyon 200 bin ton meyve, 8
milyon 150 bin ton sebze üretilmiştir. 1992’de 6 milyon 900 bin baş sığır, 45
milyon baş koyun bulunuyordu. 1991’de 278 bin ton balık ve deniz ürünü avlanmış,
bunun % 70’i denizlerden, % 30’u iç sulardan elde edilmiştir. Aynı yıl 6 milyon
800 bin m3 tomruk üretilmiştir. . 22 Eylül 1980 tarihinde başlayan ve sekiz yıl
süren İran - Irak Savaşı ile ABD’nin öncülüğünde gerçekleştirilen İran’ı yalnız
bırakma çabaları ve ambargolar ülke ekonomisini olumsuz yönde etkiledi. . İran’da
1993 yılında enflasyon % 75 oranında gerçekleşmiş, bu oranın 1994 yılı içinde %
40’a çekilmesi planlanmıştır.
Kaynaklar bakımından İran zengin ve dopdolu bir ülkedir. İran’da ilk petrol
kuyusunun açılmasından bu yana (1908) 90 aşkın bir zaman geçmektedir. Bugün
dünyanın tespit edilen petrol rezervlerinin % 9,2’si (93 milyar varil) İran’da
bulunmaktadır. Bu miktara dünyanın tüm doğalgaz rezervlerinin % 14,5 ‘ide
eklenecek olursa İran’ın dünya enerji piyasasındaki seçkin konumu açıkça
görülecektir. İran önümüzdeki yetmiş yıl süresince ham petrol ve 250 yıl
boyunca da doğalgaz üretimini bugünkü kapasiteyle sürdürebilecektir.
İran bakır madeni rezervlerine sahip ülkelerin de başında gelmektedir. İran’daki
bakır rezervleri 900 milyon ton olarak tahmin edilmektedir. Bu rakam dünya
bakır rezervlerinin %15’ini ifade eder. Ayrıca 2.200 milyon ton ile demirtaşı,
5351 milyon ile taş kömürü, 60 milyon ton ile çinko ve kurşun madenlerinin yanı
sıra inşaat sektöründe kullanılan taşların madenleri de İran’ın yer altı
kaynaklarındandır.
İran ekonomisinin petrolle sıkı bir ilişkisi vardır. Gerçekte 40 yıl
boyunca İran’da siyaset ve ekonomi petrolden büyük ölçüde etkilenmiştir. İran
ekonomisinin petrole bağımlılığı içeride ve dışarıda her zaman sorunlara sebep
olmuştur.
70’li yılların ilk yarısında petrol fiyatlarının bir anda 4 katına
çıkmasıyla İran ekonomisinde petrolün payı doruk noktasına ulaştı. Devrimden
bir yıl önce petrolün gayri safi milli üretimdeki payı %31 ‘den fazla idi. Bu
yıllarda günlük ortalama 6 milyon varil ham petrol üretilmekteydi. Bu sürecin
devam etmesi ülkenin üretilebilir 50 milyar varil petrolünün % 40’ını
kullanılamaz hale getirebilirdi.
Devrim sonrası dönemin ekonomik politikalarından biri de ülke ekonomisinin
petrole bağımlılıktan kurtarılması için çalışmaktı. Bu politikanın ve dünya
petrol piyasasında meydana gelen değişimlerin sonucunda petrolün gayri safi iç
üretimdeki payı 1995 yılında %16’ya geriledi ve diğer sektörlerin payı ise
artış gösterdi.
İran Ekonomisi yüksek oranda yetişmiş insan gücüne sahiptir ancak hızlı
nüfus artışı ve çeşitli alanlarda eğitimin yaygınlaşması, ülkedeki çalışan
nüfus oranının düşmesine neden olmuştur. 1991 yılında çalışanların 10 yaş üstü
ülke nüfusuna oranı % 34 olarak gerçekleşmiştir. Çalışanların % 34 ‘ü devlet, %
65’i özel sektörde faaliyet göstermektedir. Sekiz yıllık savaş ülke ekonomisine
çok büyük darbeler vurmuştur. Bu dönemde % 16 olan işsizlik oranı savaşın sona
ermesi ve ekonomik faaliyetlerin hızlanmasıyla 1994 yılında % 9 oranına
çekilmiştir. Savaş yıllarında gerileyen yatırımlar da yeniden hızlanmıştır.
Bütçesini beş yıllık ekonomik kalkınma programları çerçevesinde hazırlayan
İran’da ekonominin yönü üretim ve ihracata çevrilmiş durumdadır. Petrol dışı
ürünlerin ihracatının teşvik edilmesi sonucu bu ürünlerin tüm ihracattaki payı
1978 yılında yalnızca % 3 iken 1993 yılında % 25’e ulaşmıştır.
Çelik ve petrokimya endüstrisi başarılı alanlardan sayılmaktadır. Çelik
üretimi 1988 yılında 1,3 milyon tondan 1994 yılında 6,5 milyon tona
yükselmiştir. 1979 yılında 2,7 milyon tona ulaşamayan petrokimya ürünleri ise
1995 yılında 8 milyon tonu geçmiştir.
İran ekonomik alanda pek çok
üstünlüklere sahiptir. Ucuz enerjiye sahip olması, enerjiye dayanan ürünlerin
üretiminde büyük tasarruf sağlamaktadır. Yetişmiş ve ucuz insan gücü, nispeten
büyük iç pazarın varlığı ve bölge pazarlarına hızlı ulaşım, İran ekonomisinin
diğer üstünlüklerindendir. Son yıllarda bu üstünlüklerden istifade edecek
yabancı sermayenin yurda çekilmesi amacıyla Kiş, Kışm, Çabahar ve Sincan gibi
bölgelerde çok sayıda serbest ticaret bölgeleri oluşturulmuştur. Bunlardan biri
olan Kışm Serbest Ticaret Bölgesi petrol ve doğalgaz kaynaklarına yakınlığı ve
uygun coğrafi konumu sebebiyle büyük miktarda yabancı sermaye çekmiştir.
Doğrudan Cumhurbaşkanının idaresinde olan bu bölgelerde İran’ın içerdeki
yasalarından farklı özel yasalar uygulanmaktadır.
Para
birimi: İran Riyali.
Kişi Başına
Düşen Millî Gelir: 2320 dolar.
Dış Ticaret: İhraç ettiği ürünlerin başında petrol, petrol
ürünleri, doğal gaz, el dokuması halı, ipek halı, pamuk, deri, değerli taşlar,
havyar, kimyon, ilaç, balık, giyim eşyası, kükürt, zamk, sanayide kullanılan
otlar ve bazı sanayi ürünleri gelir. İthal ettiği malların başta gelenleri
savunma araçları, makineler ve yedek parçaları, elektrikli ve elektronik
aletler, mekanik araçlar, ulaşım araçları ve yedek parçaları, demir, çelik,
kimyasal maddeler, ilaç, plastik maddeler, çimento, yapı malzemeleri, kağıt, karton
ve gıda maddeleridir. Dış ticareti daha çok Almanya, Japonya, Rusya, Türkiye,
İngiltere, İtalya, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri ve Uzak Doğu
ülkeleriyledir.
Sanayi:
İran’ın en önemli sanayi tesisleri
petrol arıtma tesisleridir. Abadan, Isfahan, Şiraz, Lavan, Tahran ve Tebriz’de
petrol arıtma tesisleri bulunmaktadır. Ağır sanayi tesislerinin başında Isfahan
demir çelik tesisleri gelmektedir. Ayrıca bazı yerlerde petrokimya tesisleri
bulunmaktadır. Kurulan bazı sanayi tesislerinde yedek parçası dışarıdan alınmak
suretiyle otomobil, traktör ve elektrikli ev aletleri üretilmektedir. Bununla
birlikte ülkedeki sanayi kuruluşlarının çoğu hafif sanayi üzerinedir. En yaygın
olan sanayi dalları da dokumacılık, örgü, konserve, şişe ve cam, kibrit, kâğıt,
konut gereçleri, kereste, seramik, mozaik ve tekel ürünleri sanayidir. İmalat
sanayisinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 9’dur. Çalışan nüfusun
yaklaşık % 12.5’i sanayi sektöründe iş görmektedir.
Enerji: İran’da 1991’de 56 milyar 900 milyon kw/saat elektrik
üretilmiştir. Aynı yıldaki elektrik tüketimi de bu rakama eşittir. Elektrik
enerjisinin % 88’i termik santrallerden, % 12’i hidroelektrik santrallerinden
elde edilmektedir. Kişi başına yıllık elektrik tüketimi ortalama 950
kw/saattir.
Ulaşım: Başkent Tahran’da uluslararası trafiğe açık havaalanı
vardır. Bundan başka iç ulaşımda kullanılan 18 havaalanı daha bulunmaktadır.
İran’ın dünya ülkeleriyle deniz bağlantısını sağlayan birçok uluslararası
limanı bulunmaktadır. Başta gelenler İmam Humeyni, Hark, Hurremşehr, Buşehr,
Abadan, Bender Abbas ve Çabehar limanlarıdır. 100 grostonun üstünde yük
taşıyabilen 405 gemisi vardır. İran’ın 490 km’si otoyol, 51.500 km’si
asfaltlanmış olmak üzere toplam 151.500 km. karayolu, 5800 km. de demiryolu
bulunmaktadır. İran’da ortalama 26 kişiye bir motorlu ulaşım aracı düşmektedir.
Sağlık: İran’da 600’e
yakın hastane, 22.650 doktor, 4800 diş doktoru, 44.000 hemşire mevcuttur. 2683
kişiye bir doktor düşmektedir. Değinilmesi gereken bir başka husus da sağlık
sigortalarıdır. Halen İran halkının 57,5 milyonu genel sağlık sigortasından
istifade etmektedir. Bu rakam İran halkının tamamına yakınını ifade eder.
Eğitim:
Ülkede 60 bin ilkokul, 18.500 genel
ortaöğretim kurumu, 1000’den fazla da mesleki ortaöğretim kurumu mevcuttur.
İlkokul çağındaki çocukların % 95’i bu öğretimden yararlanmaktadır. Bu oran
ortaöğrenimde % 50’dir. Yüksek öğrenim veren kurumların başında Tahran
Üniversitesi gelir. Ülkede bununla birlikte toplam 28 üniversite, 50 yüksek
okul, 11 araştırma enstitüsü bulunmaktadır. Yüksek okulların önemli bir kısmı
teknik eğitim veren yüksek okullar ve öğretmen okullarıdır. Ayrıca özerk
durumda ve dini eğitim veren medreseler mevcuttur. İran’da yüksek öğrenim
çağında olan gençlerden bu kurumlara kayıt yaptıranların oranı % 5’tir. Okuma
yazma bilenlerin oranı da % 66’dır.
Üye Olduğu Uluslar arası Kuruluşlar: İran, BM, İKÖ
(İslâm Konferansı Örgütü), OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı), IMF
(Uluslararası Para Fonu), İslâm Kalkınma Bankası gibi uluslararası örgütlere
üyedir.